A Milli Takımın Hollanda ve Estonya maçları aday kadrosu ve programı açıklandı.
A Milli Takımımızın, 7 Eylül Cuma akşamı Amsterdam’da Hollanda ve 11 Eylül’de İstanbul’da Estonya ile oynayacağı FIFA 2014 Dünya Kupası grup eleme maçlarının aday kadrosu ve programı açıklandı.
Fenerbahçe'den 7, Galatasaray'dan 6, Beşiktaş ve Trabzon'dan 1'er oyuncu var. 4 büyükler dışında Süper Lig'deki diğer takımlardan oyuncu seçilmedi.
Abdullah Avcı ve ekibi tarafından açıklanan kadro şöyle;
Kaleciler: Mert Günok, Tolga Zengin, Cenk Gönen
Defans: Semih Kaya, Hakan Balta, Ömer Toprak, Gökhan Gönül, Bekir İrtegün, Egemen Korkmaz, Hasan Ali Kaldırım
Orta Saha: Hamit Altıntop, Selçuk İnan, Nuri Şahin, Mehmet Ekici, Arda Turan, Mehmet Topal, Emre Belözoğlu, Caner Erkin, Sercan Saraer, Gökhan Töre
Forvet: Burak Yılmaz, Umut Bulut, Mevlüt Erdinç, Tunay Torun
Merak ettiğim bir kaç soru var;
1) Emre Çolak bu takıma girmek için daha ne yapmalı?
2) Abdullah Avcı, Hasan Ali Kaldırım, Bekir İrtegün, Hamit Altıntop, Emre Belözoğlu, Caner Erkin'i nerelerde izledi, bizlerden farklı ne gördü? Hamit Altıntop'u deneyimli, takımında iyi-kötü oynuyor diyordur büyük ihtimal, Emre Belözoğlu'nu hangi performansına göre alıyor? Egemen-Yobo ikilisi oynarken Bekir İrtegün neye göre çağrıldı? Hasan Ali yine bir nebze anlayabiliriz, sol bek yedeği olacak başka oyuncu yok(vay halimize..)Caner Erkin, Emre Çolak ve Aydın Yılmaz'dan fazla neler yapmış?
3) Hazırlık maçlarına çağırılmayan şu an bölgesinin en iyisi olan Hakan Balta'yı çağırmak şimdi mi geliyor aklına?
4)Forvet hattına yorum yapamıyorum elimizde olan bunlar. 4 oyuncudan takımında ilk 11'de olan bir tek Umut Bulut var, Burak Yılmaz'da büyük ihtimal 11'deki yerini alacak bu hafta sonu.
5)Kaleci konusunda sıkıntılarımız var. Tolga oynayacak gibi gözüküyor. Mert iyi bir kaleci değil ama iyi bir kaleci olacak zamana değil oynamaya ihtiyacı var. Cenk içinse umudum pek yok diyebilirim. Hiç sevmesem de bu Volkan şu an en iyi kaleci ve ona ihtiyaç var. Umarım Tolga harika performansını devam ettirir.
Tartışılacak çok konu var elbet, fazlasıyla da tartışacak insanlar. Ama seçilen oyuncular bunlar artık destek zamanı. Grubumuzda "kesin 1. olmalıyız", "2.lik başarısızlık olur" tarzı söylemlerden uzaklaşalım. Kendimizi büyütmeyelim, yerimizi bilelim artık. Ama 2. olmamak için hiç bir neden yok. Macaristan'la Romanya bizim oyuncu kalitemizden uzaklar ama biz de onların konsantrasyon seviyelerinden uzağız. İnşallah bu sıkıntı Abdullah Avcı çözer ve rahat bir grup süreci geçiririz.
31 Ağustos 2012 Cuma
Şampiyonlar Ligi H Grubu!
"Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek."
ManU yıllardır(1986'dan beri) Sir Alex'in önderliğinde dolu, dizgin gidiyorlar. Geçen sene yaşadıkları hayal kırıklığına aldanmamak lazım. Bu sene RVP ve Kagawa transferiyle bir basamak üste çıktığını düşünüyorum ManU'nun. Galatasaray gibi onlarda 4-4-2 oynuyorlar genellikle ve dünyadaki en başarılı temsilcisi diyebiliriz bu sistemin. 1. torbadan Porto-Milan-Arsenal dışındaki takımlara karşı Galatasaray ve diğer 2 takımın şansı ManU'ya karşı olan şansımızdan fazla olmayacaktı. Karşımızdaki ManU diye asla pes etmeyeceğiz elbette ama gerçekçi düşünmek lazım. Ben özellikle Arena'daki maçta 3puan alacağımıza inanıyorum 5.haftada bir üst turu garantilemiş ManU'yu geçebiliriz. Sir kuradan sonra açıklamada bulundu: "We have the experience of playing against Galatasaray in the past and we will always remember the 'Welcome to Hell' banners"
Braga uzak olmadığımız bir takım. Geçen sezon Beşiktaş'la karşılaşmışlar ve elenmişlerdi. Ondan önceki sezon ise Avrupa Kupasında finalde Porto'ya yenişmişlerdi(Falcao başkana saygılar). Bu senede ön elemelerde Udinese'yi penaltılarda eleyip geldiler. Genellikle savunma yapan bir takım. Kontra atakla gol arıyorlar ve çok hızlılar. Benim aklıma Braga denince direk o ilginç stadları geliyor. Ama 2.torbanın en zayıf ekibi olarak gözüküyorlardı. Ben de Braga'yı istiyordum. Manchester City'nin, Valencia'nın olduğu torbadan en iyi kurayı çektik diyebiliriz.
1907 Cluj aslında uzak olduğum bir takım. Kapalı kutu diyebiliriz ama Dortmund gibi fazlasıyla açık bir kutunun olduğu torbada Cluj'u kura öncesi verseler direk kabul ederdik riske girmeden. Kuradan sonra araştırdım biraz onlar için de Portekiz takımı diyebiliriz. Oyuncularının çoğunluğu Portekiz'den gelmiş Portekizliler veya Brezilyalılar. Oyun sistemleri hakkında çok bilgi sahibi değilim maalesef.
Galatasaray bu gruptan 2. olarak çıkabilir hatta çıkmalıdır. 3.lük başarısızlık sayılabilir. Gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz, son saniyeye kadar mücadele edeceğiz. "O" sene, bu sene olmayabilir ama o kupa öyle ya da böyle İstanbul'a gelecek. 3 yıl sonra olur, 5 yıl sonra olur ama olacak. Uzun bir aradan sonra layık olduğumuz yerdeyiz, olmamız gereken yerdeyiz. Diyecek tek bir cümlemiz var artık; "Tek eksik o kupa, şimdi kork Avrupa!"
NOT: 1999-2000 sezonunda yine H grubundaydık. Bazıları "tesadüf"leri sever.
Bir paragrafta "Big Chief"e açmak istiyorum. O paraya odaklanabileceği bir dönemde Amerika ve Katar'dan gelen tekliflere rağmen Galatasaray'ı seçti. En can alıcı yılımızda geldi bu takıma liderlik yaptı savunmayı topladı, Semih'i eğitti. Bu sene sonunda futbolu bırakacağı söyleniyordu zaten. Ama böyle 4-5 aylık uzun bir sakatlık dönemi onun için erken emeklilik anlamına gelebilir maalesef. Bir stoper transferi şart oldu diyebiliriz. Kaka transferi şu anlık 2. plana atıldı diyebiliriz. Çok kısa bir süre var ve çok kısıtlı bir oyuncu pastası var. Burada Fatih Terim'e güvenmekten başka seçeneğimiz yok. Umarım bir "Riera faciası" olmaz.
30 Ağustos 2012 Perşembe
Real Madrid 2-1 Barcelona
Mourinho, geçen maçtan gerekli dersleri çıkarmış. Coentrao ile değil de Marcelo ile başlaması zaten bütün maç etkisini gösterdi. Her El Clasico gibi hızlı başladık ve bu sefer 2 gol bulduk. El Clasico'larda yeterli olmayan Ronaldo son 2-3 maçtır bunu sildi hafızalardan. Takımın lideri de o golcüsü de artık.
Kırmızı kart sonrası Barcelona'nın dağılmasını beklemiyordum. Olmadı da. Pas üzerine kurulu oyunda gereğinden çok fazla pas yapıyorlar o yüzden bir kişinin eksilmesi çok büyük etki yaratmadı. Bulduğumuz birkaç pozisyonu ilk yarı gole çevirebilseydik o zaman farklı olabilirdi maç ama o da bizim nazarımız olsun.
Maçın ikinci bölümünde Mesut ve Di Maria'nın fiziğini yetersiz buldum. Real Madrid, Mourinho ile çok güçlü bir fizik seviyesine çıkmıştı ama dün akşam durum biraz değişikti. İkili mücadelelerde kaybeden taraf olduk açıkçası. Bu da Barcelona'nın güven kazanmasında ve ataklara çıkmasına başladı. İlk yarıda gelen Messi'ni frikiği de takımı hareketlendirdi ve zaten kolay gevşeyen Real Madrid üzerinde tekrar baskı kurdu Barça. Bu baskı durumunda da kaptan devreye girdi ve birçok önemli pozisyondan sorunsuz ayrılmamızı sağladı. Mourinho'nun yaptığı Benzema-Modric-Callejon takviyesiyle fizik olarak ta yeniden diriltti takımı. Böylece oyunun kontrolünü yine ele geçirdik.
Modric'e de değinelim biraz. Takımdaki ilk maçı için çabuk adapte oldu diyebilirim. Tabi daha 15 dakika sahada kaldı ama ilerisi için de çok önemli bir görüntü çizdi.
Genele bakacak olursak Real Madrid üstün bir oyunla rakibini devirdi ve Süper Kupa'yı bir kez daha evine götürdü. Bunu da demeden geçemicem, Barcelona modadır, ve moda bitti.
Kırmızı kart sonrası Barcelona'nın dağılmasını beklemiyordum. Olmadı da. Pas üzerine kurulu oyunda gereğinden çok fazla pas yapıyorlar o yüzden bir kişinin eksilmesi çok büyük etki yaratmadı. Bulduğumuz birkaç pozisyonu ilk yarı gole çevirebilseydik o zaman farklı olabilirdi maç ama o da bizim nazarımız olsun.
Maçın ikinci bölümünde Mesut ve Di Maria'nın fiziğini yetersiz buldum. Real Madrid, Mourinho ile çok güçlü bir fizik seviyesine çıkmıştı ama dün akşam durum biraz değişikti. İkili mücadelelerde kaybeden taraf olduk açıkçası. Bu da Barcelona'nın güven kazanmasında ve ataklara çıkmasına başladı. İlk yarıda gelen Messi'ni frikiği de takımı hareketlendirdi ve zaten kolay gevşeyen Real Madrid üzerinde tekrar baskı kurdu Barça. Bu baskı durumunda da kaptan devreye girdi ve birçok önemli pozisyondan sorunsuz ayrılmamızı sağladı. Mourinho'nun yaptığı Benzema-Modric-Callejon takviyesiyle fizik olarak ta yeniden diriltti takımı. Böylece oyunun kontrolünü yine ele geçirdik.
Modric'e de değinelim biraz. Takımdaki ilk maçı için çabuk adapte oldu diyebilirim. Tabi daha 15 dakika sahada kaldı ama ilerisi için de çok önemli bir görüntü çizdi.
Genele bakacak olursak Real Madrid üstün bir oyunla rakibini devirdi ve Süper Kupa'yı bir kez daha evine götürdü. Bunu da demeden geçemicem, Barcelona modadır, ve moda bitti.
28 Ağustos 2012 Salı
27 Ağustos 2012 Pazartesi
Real Madrid-Modric ve...
Tam bloga yeniden yazmaya karar verdim bütünlemeler çıktı başımıza. O yüzden gecikmiş bir kaç konu var. Hepsini tek yazıda değineceğim.
Sondan başlayalım. Luka Modric, iki senedir Real Madrid'in listesinde olan bir isim. Sebebi alınamamasından değil, alınmamasıdır. Real Madrid'seniz listenizdeki oyuncu çok durmaz orada. Ya alırsınız, ya da çıkarırsınız gözden. Mesut numarayı aldı geçen sene ama pozisyon ve saha içindeki duruşu ile de "10 numara". Zidane'dan sonra o mevkide kimse tutunamamıştı. Fakat Real Madrid'in çok yoğun bir fikstürü var her sene. Neredeyse 60 maça yakın oynuyorlar bir sezonda. Jose Mourinho'nun en önemli özelliklerinden birisi de istikrardır. Bunun için de geniş bir kadorya sahip olmak gerekir. Nuri'nin kiralanması - Mourinho'nun Nuri'si olabilmesi için doğru lige gittiği kesin - Kaka'nın da gözden çıkarılması sonrası Mesut'a alternatif bir oyuncu gerekti Real Madrid'e. Bu pozisyona Avrupa'dan alabileceğin adamlar bellidir. Sneijder o treni kaçırdığı için olmaz, haliyle rota listedeki isme döndü tekrar, Luka Modric. Tottenham onu iki senedir iyi bir paraya satmak istiyordu. Ama kimse o bonservisi verecek durumda değildi, hele ki kriz ortamında. Net bir bonservis bedeli yok daha ortada ama tahminimce Perez başkan Tottenham'ın istediği 35M Pound'u vermiştir. Gelelim biraz Modric'e. Mesut'a alternatif olarak desem de Modric aynı zamanda kanatta da verimli olabilecek bir oyuncu. İlerde Ronaldo-Mesut-Di Maria(Callejon) ile çıkan Real Madrid'de Ronaldo ve Mesut dışındaki kanat arada sekteye uğruyordu. Modric böyle zamanlarda da oynayabilecek seviyede biri ve bu sene ondan beklentilerim büyük.
Derbi hakkında çok lafa girmeyeceğim. Futbol olarak bakıcak olursak; Beşiktaş elindeki kadroyla oynayabileceği en iyi futbolu ortaya koydu. Maç gitti-geldi iki taraf için de. Maçın hakkı bence de beraberlikti ama bu şekilde olmamalıydı. İkinci yarıdaki Beşiktaş'ın bütün emekleri yazık oldu. Bu ülkede futbol, hala adaletsiz oynanıyor.
Güzel bir hafta bizi bekliyor. El Clasico sonrası mutlaka yazı gelecektir. Umarım kupa ile gelir yazılar...
25 Ağustos 2012 Cumartesi
"Başı döndü Real Madrid'in" 25.08.2000
Casillas-Geremi-Campo-Helguera-Carlos-Celades-Makalele-Figo-Savio-Guti-Raul-Del Bosque < Taffarel-Capone-Bülent-Popescu-Hakan-Suat-
Kaç saattir buraya ne yazsam diye düşünüyorum. Bir şeyler yazıp yazıp sildim, yazamıyorum her şey biraz eksik kaldı anlatmakta. "Kupa bizim, gol bizim!"
24 Ağustos 2012 Cuma
Kaka Leite
Kaka'yi anlatma saçmalığına girmeyeceğim. Herkes biliyordur onun nasıl bir deha, yetenek olduğunu.
Maddi açıdan çok tartışılıyor. Kaka geliyorsa maddiyata bakmayacaksın. Neyse ben de biraz yazayım; Real Madrid'den yıllık net kazancı 9milyon Euro. Söylentiler kiralık geleceği ve yıllık maaşını Galatasaray'ın karşılayacağı yönünde. 4.5 milyon Euro eder bu da. Kaka'ya sponsor bulmakta ne var, yıllık ücretinin bir kısmını bu şekilde karşılayabiliriz. Ve büyük ihtimal sponsorla da anlaşılacak. Kaka Şampiyonlar Liginde hedeflerini 1-2 tur ileri çeker. Sadece hedefleri değil takımı 1-2 tur ileri götürür. Bu bile parasinin bir bölümünü çıkarır. Kaka'nin Twitter'da 12.417.662takipçisi var, Galatasaray'ın 1.639.682 adam Cuma günleri FF verse parasını çıkarır. Arena gelirlerinde bir artış olacağını düşünmüyorum ben zaten 43bin kombine satılmış durumda asıl patlama forma ve üretilecek özel t-shirtlerde olacaktır.
Oyun sistemi üzerine düşünmek gerekirse öncelikle Kakadan bahsediyoruz geliyorsa alacaksın sistem falan kolay. Ama konusalim biraz; benim düşüncem 4-3-1-2 oynayacağımız yönünde Selçuk-Melo-Hamit üçlüsüyle oynanır diye düşünüyorum. Yeni sisteme alışma dönemi olacaktır mutlaka ama çok büyük bir süre alacağına inanmıyorum ben. Emre Çolak n'olacak diyenler var. Kaka'nin yedeği olarak inanılmaz yol alır o da bu sene. Onun içinde Kaka büyük avantaj olur.
Psikolojik olarakta tüm rakipleri depresyona sokar Kaka'nin transferi. Hamit'i ve Super Kupa'yı alarak en yakın rakibimiz olan Fenerbahçe'ye kurduğumuz psikolojik üstünlüğü Kaka'yla arttırır ve diğer takımlara da bu korkuyu aşılarız
Gelelim transferin ne kadar mümkün olduğuna. Galatasaray yalanlamadı bu transferi hatta doğruladı. Benim düşüncem Kaka'nın şu an Milan'ı istediği Milan'ı beklediği yönünde. Zaten hiç ayrılmak istememişti. Kriz yüzünden mecburen gitmişti zamanında. Ama astronomik bonservis bedeline dayanamamıştı o kriz döneminde Milan. Türkiye transfer döneminin sonu Avrupa'daki son günden sonra olduğu için son donemde olur bu transfer olacaksa Galatasaray açısından. Milan aradan tamamen çıkmadıkça Kaka Madrid'de kalır gibi gözüküyor. Galatasaray'ın bu transferdeki kozları Brezilya'nin en büyük efsanelerinden "futbolcu olacaksan onun gibi futbolcu ol" denilen Taffarel, İtalya'da hala "grande" diye anılan Fatih Terim. Ama bu transferin olacağına pek inanmıyorum ben. Galatasaray'a geldiğinin hayalini kurmak bile güzel.
Maddi açıdan çok tartışılıyor. Kaka geliyorsa maddiyata bakmayacaksın. Neyse ben de biraz yazayım; Real Madrid'den yıllık net kazancı 9milyon Euro. Söylentiler kiralık geleceği ve yıllık maaşını Galatasaray'ın karşılayacağı yönünde. 4.5 milyon Euro eder bu da. Kaka'ya sponsor bulmakta ne var, yıllık ücretinin bir kısmını bu şekilde karşılayabiliriz. Ve büyük ihtimal sponsorla da anlaşılacak. Kaka Şampiyonlar Liginde hedeflerini 1-2 tur ileri çeker. Sadece hedefleri değil takımı 1-2 tur ileri götürür. Bu bile parasinin bir bölümünü çıkarır. Kaka'nin Twitter'da 12.417.662takipçisi var, Galatasaray'ın 1.639.682 adam Cuma günleri FF verse parasını çıkarır. Arena gelirlerinde bir artış olacağını düşünmüyorum ben zaten 43bin kombine satılmış durumda asıl patlama forma ve üretilecek özel t-shirtlerde olacaktır.
Oyun sistemi üzerine düşünmek gerekirse öncelikle Kakadan bahsediyoruz geliyorsa alacaksın sistem falan kolay. Ama konusalim biraz; benim düşüncem 4-3-1-2 oynayacağımız yönünde Selçuk-Melo-Hamit üçlüsüyle oynanır diye düşünüyorum. Yeni sisteme alışma dönemi olacaktır mutlaka ama çok büyük bir süre alacağına inanmıyorum ben. Emre Çolak n'olacak diyenler var. Kaka'nin yedeği olarak inanılmaz yol alır o da bu sene. Onun içinde Kaka büyük avantaj olur.
Psikolojik olarakta tüm rakipleri depresyona sokar Kaka'nin transferi. Hamit'i ve Super Kupa'yı alarak en yakın rakibimiz olan Fenerbahçe'ye kurduğumuz psikolojik üstünlüğü Kaka'yla arttırır ve diğer takımlara da bu korkuyu aşılarız
Gelelim transferin ne kadar mümkün olduğuna. Galatasaray yalanlamadı bu transferi hatta doğruladı. Benim düşüncem Kaka'nın şu an Milan'ı istediği Milan'ı beklediği yönünde. Zaten hiç ayrılmak istememişti. Kriz yüzünden mecburen gitmişti zamanında. Ama astronomik bonservis bedeline dayanamamıştı o kriz döneminde Milan. Türkiye transfer döneminin sonu Avrupa'daki son günden sonra olduğu için son donemde olur bu transfer olacaksa Galatasaray açısından. Milan aradan tamamen çıkmadıkça Kaka Madrid'de kalır gibi gözüküyor. Galatasaray'ın bu transferdeki kozları Brezilya'nin en büyük efsanelerinden "futbolcu olacaksan onun gibi futbolcu ol" denilen Taffarel, İtalya'da hala "grande" diye anılan Fatih Terim. Ama bu transferin olacağına pek inanmıyorum ben. Galatasaray'a geldiğinin hayalini kurmak bile güzel.
Tugay Kerimoğlu
Tam 42 sene önce bugün, Türk Futboluna adını altın harflerle yazdıracak bir sanatçı dünyaya geldi.
İstatisklerini yazmak, kazandığı kupaları sıralamak onu anlatmaya yetmez. Onu anlatmak için Manchester United'in efsane menajeri Sir Alex Ferguson ve o dönem Tugay'ın hocası olan Mark Hughes'dan alıntı yapicam. Sir, Tugay'a olan hayranlığını şu şekilde dile getirdi: "Eğer Tugay 10 yaş daha genc olsaydı, onu Old Trafford'un yıldızı yapardım" Hughes'un cevabı ise "Eğer Tugay 10 yaş genç olsa, şu an Barcelona'nın oyuncusu olurdu" olmuştur.
Blackburn Rovers geleneklerine göre, Blackburn formasını 10 yıl giymeyen oyuncuya jübile yapılmaz. 24 Mayıs 2009'da Ewood Park'ı dolduran 33bin kişi yüzlerine geçirdikleri Tugay maskeleriyle göz yaşları içinde hüzünlü bir veda hazırladılar. Bir başka deyişle 8. yılının sonunda Tugay'a jübile hazırladılar. Ve Tugay bu olayla futbol hayatına nokta koymuş oldu. O Avrupa'daki en istikrarlı, en başarılı Türk oyuncu olarak tanınıyor.
Nice 42 senelere, iyi ki doğdun "Turkish Delight".
İstatisklerini yazmak, kazandığı kupaları sıralamak onu anlatmaya yetmez. Onu anlatmak için Manchester United'in efsane menajeri Sir Alex Ferguson ve o dönem Tugay'ın hocası olan Mark Hughes'dan alıntı yapicam. Sir, Tugay'a olan hayranlığını şu şekilde dile getirdi: "Eğer Tugay 10 yaş daha genc olsaydı, onu Old Trafford'un yıldızı yapardım" Hughes'un cevabı ise "Eğer Tugay 10 yaş genç olsa, şu an Barcelona'nın oyuncusu olurdu" olmuştur.
Blackburn Rovers geleneklerine göre, Blackburn formasını 10 yıl giymeyen oyuncuya jübile yapılmaz. 24 Mayıs 2009'da Ewood Park'ı dolduran 33bin kişi yüzlerine geçirdikleri Tugay maskeleriyle göz yaşları içinde hüzünlü bir veda hazırladılar. Bir başka deyişle 8. yılının sonunda Tugay'a jübile hazırladılar. Ve Tugay bu olayla futbol hayatına nokta koymuş oldu. O Avrupa'daki en istikrarlı, en başarılı Türk oyuncu olarak tanınıyor.
Nice 42 senelere, iyi ki doğdun "Turkish Delight".
Barcelona 3-2 Real Madrid
Aylar sonra bloga yazmaya güzel bir galibiyet ile başlamak isterdim. Olmadı. Jose Mourinho'nun 11 tercihlerini pek sorgulamazdım ama bugün çıkan 11 gerçekten farklıydı. İlk golde hatası olan ve maç boyunca da katkı sağlamayan Portekiz'in İsmail'i Coentrao neden 11'deydi ? Marcelo neden yedekti ?...
El Clasico'lar her zaman stresli maçlardır fakat son yıllarda çok ta sert geçiyor. Barcelona futbolcuları çoğu zaman yumuşak kalıyorlar bu mücadelede ama bugün çok kasti fauller de gördüm. Faulden çok Real Madrid kalitesindeki oyuncuların topa müdahale şekillerinin mantıklı bir açıklaması yok. En basitinden penaltı pozisyonunda o kalitede bir stoperin topa kayması değil, oyuncunun önünde durması gerekirdi. Bu bütün maç görülen kartların ana sebebi. Topu almak için ölümüne değil mantıkla müdahale etmek gerekirken gördüğü yerde direk kayan amatörce bir savunma vardı. E tabi topu kenara çekince böyle pozisyonlarda çalım oluyor ve "barcelona oyuncuları çalım atıyor" oluyordu(1-2 hareket inkar edilemez tabi).
Nuri ve Kaka'nın eksikliği ile son yıllarda ilk defa kadro derinliği konsunda sıkıntılı gördüm takımı. Son dakikalara girildiğinde bitmiş halde olan Mesut yerine koyabilecek kimse yoktu, Marcelo ile doldurmaya çalıştı boşluğu ki onun sol kanat dışında başka bir mevkide oynayabileceğini düşünmüyorum.
Sıkıcı bir maç başlangıcı olsa da sonradan çok hareketli bir karşılaşmaya döndü. Valdes'in de katkılarıyla bir sonraki maça umutlu girdik. Kulübun en büyük handikapı şuan ceza sahasına çok girme isteği. Valdes'in durumu ortada. Ceza sahası dışından çok iyi vurabilecek oyuncular varken inatla içeri girmeye çalışarak en az 5-6 pozisyon yedi Real Madrid. İkinci maçta Ronaldo'nun egosuna biraz daha ihtiyaç var. Uzaklardan çok rahat bir şekilde vurabilir Valdes'i Real Madrid.
23 Ağustos 2012 Perşembe
Metin Oktay
Yarın "El Clasico"dan sonra dönmeyi planlıyorduk aslında. Ama ben duramadım, dayanamadım. Metin Oktay'ın jubilesinin yıl dönümü bugün. Benim için; Metin Oktay > "el clasico". Hem yazacak pek bir şey yok, hem de yazılabilecek o kadar çok şey var ki.. Gözlerim bugün bir kez daha dolu dolu oldu. Şarkı çok güzel özetliyor her şeyi;
"Toplar pek mahsun kaldı
Boynu bükük sahalar
Bir kral taht bıraktı"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)