28 Şubat 2011 Pazartesi

Mourinho'nun Drogba Aşkı ve Kaka


Real Madrid'e geldiğinde en az Ronaldo kadar aynı sükseyi yapmıştı.Milan'ın hücumdaki lideri, 2007'de onlara Şampiyonlar Ligi'ni getiren adamdı Kaka.Fena da oynamadı aslında ilk sezon.Yeterince adapte olamamıştı lige elbette.İkinci sezona başlayamadı.Sakatlandı.Sezon ortasında oynayabildi fakat bu sefer de onun boşluğunu dolduran bir yıldız doğdu, Mesut Özil.Kaka'nın sakatlığı sonrası alınmıştı herkesin aklında aynı soru vardı, "Yerini doldurabilir mi ?".Fazlasıyla yaptı bu işi.Kaka'da döndükten sonra toparlayamadı kendini.Eski Kaka'yı aradı gözler her maçta.Mourinho ısrarla oynattı ama yeterli değildi Kaka.Şimdi satılması gündemde.Mourinho'nun Benzema'nın yetersiz olması sebebiyle Drogba'yı istediği konuşuluyor.Ancelotti'de eski öğrencisini ister elbette.Drogba-Kaka takası olur mu ? Chelsea'nin üzerine para koyması lazım.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Fabio Capello Röportajından


Marca, Fabio Capello ile bir röportaj yaptı.Türkçe çevirisi burada.Ben, dikkatimi çeken yönlerini paylaşmak istedim.

Messi'nin oyunculuğu hakkında neler düşünüyorsunuz?
O bir futbol dahisi. Aksini söyleyen ya bu işten anlamıyordur ya da onu sevmiyordur. Ben çok seviyorum.
Peki Cristiano Ronaldo?
Onlar çok farklılar. Sürekli karşılaştırılmalarına anlam veremiyorum. Ronaldo daha fiziğe dayalı oynuyor. Daha kuvvetli ve daha yetenekli. Üstelik sağ ve sol kanatta da oynayabiliyor. Birlikte oynarlarsa kakaolu süt gibi muhteşem bir karışım olur.

Fabio Capello, burada çok doğru bir tespite imza atmış.Sürekli karşılaştırılan 2 önemli oyuncunun arasındaki ince farkı görebilmiş.Benim buraya ekleyebileceğim bir şey var ki , oda Messi'nin Barcelona gibi takım oyununu benimsemiş bir takım dışında tek başına liderlik edemeyeceğidir.Ronaldo'nun bunu Manchester Utd ile başardığına şahit olduk.


Ancak Real Madrid'in eski başkanı Ramon Calderon, kupa kazanan bir takım yaratmanıza rağmen sizi görevden aldı. Biraz bencilce davrandığını düşünüyor musunuz?
Bakın, hepimiz Madrid'de çok etkileyici bir sezona imza attık. Buna saygım çok fazla. Ancak Ramon Calderon futbolu çok az bilen birisidir. Kulübün daha iyi bir teknik direktörden ziyade daha iyi bir başkana ihtiyacı olduğunun farkında değildi. Hiçbir zaman Real Madrid başkanlığı yapabilecek düzeyde birisi olduğuna inanmadım.

Türkiye'de çokça rastladığımız bir durum.Futboldan anlamayan başkanların takıma çok karışması.Real Madrid, bunu en çok yaşayan ve bu durumdan en çok etkilenen kulüptür belkide.Vicente del Bosque gibi bir teknik direktörü sırf defans transferi istedi diye takımdan gönderen bir başkana sahipti kulüp ki şu anda takımın başında.

Son olarak ;

Peki Fabio Capello, FIFA'nın Altın Top ödülünü kime verirdi?
(Kararsız kalıyor) Sanırım üçüne birden verirdim. Messi, Xavi ve Iniesta. Bu konu hakkında fazla polemik yapıldı ancak işin gerçeği üçü de bu ödülü hak etti. Ancak Messi'nin alacağını tahmin etmemiştim. Xavi ve Iniesta geçen sene Messi'nin kazanamadığı Dünya Kupası'nı da aldılar. Eğer 2002'den sonra Oliver Kahn, 2006'dan sonra da Fabio Cannavaro'ya bu ödülü veriyorsanız, yine Dünya Kupası'nı kazanan adamlardan birine vermeniz gerekir. Bu üçlü dışında Sneijder de listede olabilirdi. Serie A, İtalya Kupası, Şampiyonlar Ligi ve Dünya Kupası finalisti... Etkileyici bir künye. 

Burada katılmadığım bir nokta var.Bu sezon sürekli savunduğum bir durum.Altın Top'u bu sezon en çok hak eden isim kesinlikle Sneijder'dir.Capello'nun da dediği gibi harika bir künye ve oynadığı takımlara katkısı en üst düzeyde.Inter ve Hollanda'nın lideri olarak sahaya çıkıyor.

Röportajı çeviren http://surfacedereparation.blogspot.com ' a teşekkürler.

17 Şubat 2011 Perşembe

Jerry Sloan!!


Utah Jazz'ın efsane koçu Jerry Sloan, çok duygusal anlara sahne olan bir basın toplantısıyla, 23 yıllık Utah Jazz kariyerini noktaladığını açıkladı.

Basın toplantısı sırasında gözyaşlarına hakim olmakta bir hayli zorluk çektiği gözlenen Sloan, istifa kararının gerekçesi olarak, enerjisinin azalmasını gösterdi.

Basketbolu bırakmanın tahmin ettiğinden çok daha zor olduğunu söyleyen Sloan, başka bir takımı çalıştırmaya niyetinin olmadığını da belirterek, "Eve döndüğümde eşimin bana vereceği iş var" ifadesini kullandı.

Sloan'ın Utah Jazz takımında geçirdiği 23 yıl boyunca yardımcılığını yapan Phil Johnson da görevini bıraktı. Jazz'da Sloan'dan boşalan antrenörlük görevine, şu anki yardımcı antrenörlerden Ty Cordin'in getirildiği bildirildi.

Kuzey Amerika'daki 4 büyük profesyonel spor dalında, bir takımda en uzun süre boyunca antrenörlük yapma unvanını elinde bulunduran Sloan, 1988 yılından bu yana çalıştırdığı Utah Jazz'da elde ettiği 1127 galibiyetle NBA tarihinde bir takımda 1000'in üzerinde galibiyet almayı başaran tek antrenör unvanına da sahip.

Basketbol oynadığı yıllarda formasını giydiği Chicago Bulls takımında da 1979-1982 yılları arasında antrenörlük yapan Sloan, NBA'deki antrenörlük kariyerinde elde ettiği toplam 1221 galibiyetle de 1335 galibiyetli Don Nelson ve 1332 galibiyetli Lenny Wilkens'in ardından üçüncü sırada yer alıyor.

Kariyeri boyunca hiç "Yılın Koçu" ödülünü kazanamayan Sloan, buna karşın 2009 yılında Basketbolun Şöhretler Müzesi'ne girdi. Efsanevi basketbol adamı, NBA tarihinin en çok galibiyet elde eden üçüncü antrenörü konumunda.

Sloan'ın, Jazz'ı çalıştırdığı sürede diğer NBA takımları arasında 245 antrenör değişikliği olurken, şu anki NBA takımlarından Charlotte Bobcats, Memphis Grizzlies, Toronto Raptors, Orlando Magic ve Minnesota Timberwolves, Sloan'ın Utah'da göreve başladığı dönemde henüz kurulmamışlardı.

Williams'ın yaptığı pek çok kişi tarafından tepki çekti. Böyle bir değeri kafa tutmak, onun böyle gönderilmesi elbette hoş değil. Yönetime "ya o ya ben" diye rest çektiği söyleniyor. Deron sana yönetim bişi demedi ama Utah taraftarı bu tavrını asla unutmaz ve "yeni Stockton" olma şansını da kaçırdı bence bu hareketiyle.

Oyuncu Olarak:
2x NBA All Star (1967, 1969)
4x NBA En İyi Savunma Takımı (1969, 1972, 1974, 1975)
Emekliye ayrılan 4 numaralı Chicago Bulls forması.

10 Şubat 2011 Perşembe

9 Şubat 2011 Çarşamba

Becky Çalışıyor

David Beckham MLS'te liglerin bitiminden sonra formunu korumak ve milli takıma seçilmek için İngiltere'de çalışmaya devam etmişti.Tottenham'a transferi gündemdeydi fakat Harry Redknapp, transferin uzaması sonrası istememişti Beckham'ı.Transfer olmasada Beckham, Tottenham ile antremanlara çıkmaya başladı.Beckham, Amerika'ya dönmesi gerekirken antreman programını 2 hafta daha uzatmış ve 24 Şubat'ta takımına döneceğini açıklamış.Harry Redknapp'ın bir açıklaması da Kasım'da kontratı biten Beckham'ı tekrar gündemlerine alabilecekleri yönünde.

Mesutlu Real

Sene başında Barcelona'nın elinden kaparak iyi bir iş çıkarmıştı Real Madrid.İlk başlarda Kaka'nın yedeği olur, pek forma şansı bulamaz değerlendirmesi yapılmıştı.Kaka'nın sakatlığı her şeyi değiştirdi.Bu oyunun güzel yanı da bu işte.Kiminin şansızlığı kiminin fırsatları oluyor bazen.Lige çabuk ayak uydurdu Mesut.Beklentinin çok üstü bir performansla takımın "10 numara"sı oldu adeta.İstatistikler ortada.Şu ana kadar 2508 dakika formasını terlettiği Real Madrid'de 9 gol ve 12 asisti var.Bu başarıda en büyük paylardan biri de elbette ki Mourinho.Portekizli ona çok güveniyor ve takımın en teknik oyuncularından biri olduğunu söylüyor.Mesut, Real Madrid taraftarının gönlünde taht kurmayı başardı yarım sezonda.

7 Şubat 2011 Pazartesi

All-Star 2011


All Star 2011 organizasyonu kapsamında yapılan maçta Türk Yıldızlar Karması, Yabancı Yıldızlar Karması'nı 128-127 yendi.

Ankara Spor Salonu'nda yapılan maçta Türk Yıldızlar Karması'nın antrenörlüğünü Banvit'ten Orhun Ene yaparken, Yabancı Yıldızlar Karması'nın antrenörlüğünü ise Fenerbahçe Ülker'den Neven Spahija üstlendi.

Türk Yıldızlar Karması'nda yer alan Fenerbahçe Ülkerli Emir Preldzic, ayağında oluşan ödem nedeniyle karşılaşmada forma giyemedi. Ayrıca Efes Pilsen oyuncusu Sinan Güler de sakatlığı nedeniyle karşılaşmada süre alamadı.

Karşılaşmanın MVP'si ise (En Değerli Oyuncu) Pınar Karşıyakalı Birkan Batuk oldu.Batuk, 3 bin TL'lik ödülünü, Arçelik Genel Müdür Yardımcısı Şirzat Subaşı'nın elinden aldı.


İşte oyuncu istatistikleri;
TÜRK YILDIZLAR KARMASI (128): Muratcan Güler 20 (2 ribaund), Barış Ermiş 4 (1 ribaund- 1 asist), Ömer Onan 14 (1 ribaund- 2 asist), Kerem Tunçeri 3 (2 ribaund- 3 asist), Ümit Sonkol 18 (9 ribaund- 2 asist), Kerem Gönlüm 4 (4 ribaund- 4 asist), Haluk Yıldırım 5 (2 ribaund- 1 asist), Nedim Yücel 5 (4 ribaund), Oğuz Savaş 14 (4 ribaund- 3 asist), Can Akın 8 (4 ribaund- 6 asist), Cevher Özer 7 (2 ribaund- 1 asist), Birkan Batuk 26 (6 ribaund- 4 asist)

YABANCI YILDIZLAR KARMASI (127): Tyler Smith 2, Jerome Randle (1 ribaund- 8 asist), Igor Rakocevic 20 (5 ribaund- 1 asist), Preston Shumpert 14 (3 ribaund), David Holston 8 (2 ribaund- 2 asist), Radoslav Rancik 4 (4 ribaund- 3 asist), Nikola Vujcic 4 (1 asist), Bostjan Nachbar 19 (5 ribaund- 3 asist), Mire Chatman 5 (2 ribaund- 5 asist), Marko Tomas 11 (1 ribaund), James Ogilvy 12 (4 ribaund- 1 asist), Lance Williams 8 (3 ribaund- 2 asist), Renaldas Seibutis 10 (3 ribaund- 3 asist), Predrag Samardjiski 10 (3 ribaund- 2 asist)


Tarihin Belkide En Sıkıcı Smaç Yarışmasını Bornova Belediyesi’nden Smith Kazandı;
Keşke biraz daha özenli davransa herkes. Hem seçenler, hem seçilenler. Böylece herkes çok daha keyifli bir on beş dakikaya sahip olabilirdi. Yapılmış olmak için yapılan smaç yarışmasının şampiyonu Tyler Smith oldu, tarihe not düşelim biz yine de.


Üç Sayı Şampiyonu: Ömer Onan
İlk turda 16, ikinci turda 14 üçlük atan Ömer Onan şampiyonluğu göğüsledi. Pek fazla konuşulacak bişey yok. Bu arada, maçı Tv'den anlatan Melih Gümüşbıçak, bonus top konusunda bilgi sahibi olmadığı için 3 top arka arkaya sokan ekstra 2 puan alıyor gibi bir kural uydurmuş kendi dünyasında. İletelim, seneye öyle olsun madem. Çok güzel, hem düşünce hem de bu düşünceye yayın yaptıranlar…


HALUK YILDIRIM'A "YILDIZLARIN YILDIZI" ÖDÜLÜ
39 yaşındaki Haluk Yıldırım, 10.kez All-Star'a seçildiği için 'Yıldızların Yıldızı' ünvanıyla ödüllendirildi. Sanırım, Tv yayınına da yansımamış bu ödül. Salonda alkış alan önemli anlardan biri de buydu. Türk basketbol tarihinden bahsedilirken her zaman için ayrı bir sayfada yer alacak bir isim o. Her yönüyle altyapılarda, üstyapılarda örnek alınması gereken bir oyuncu. Sene başında onu kadrosuna kattığında yöneltilen eleştirilerin ardından 'Haluk Yıldırım, G.Saray'ın geleceği değil elbette ama G.Saray'ın basketbol geleceğinin oluşmasında çok önemli bir parça olacak.' demişti koç Oktay Mahmuti. Onu en güzel anlatan cümle buydu. Hiç bırakmasın o, izlemeye devam edelim az az da olsa. Bu ince detayı düşünen herkese kendi adıma teşekkür ederim. Haluk Yıldırım'a ödülünü, Türkiye Basketbol Federasyonu Ligler Direktörü Ahmet Araşan verdi.

6 Şubat 2011 Pazar

Real Madrid 4-1 Real Sociedad | Kaka'nın Dönüşü ve Hücum Hattı

Real Madrid uzun zaman sonra farklı bir galibiyet elde etti.Hücum hattının iyi organize olması bu galibiyette başrol oynadı.Ama araya not düşelim.Real Sociedad gibi bir takıma bu kadar pozisyon verirsen Şampiyonlar Ligi'nde ya da El Clasico'da işin çok zor.Savunma hattında eksikler var zaten bunu biraz ona bağlıyorum.Pepe'nin yokluğu da önemli bir etken.Raul Albiol bu takımın 11'ine yakışmayan bir oyuncu.Tıpkı Benzema gibi.Benzema demişken, onun olmadığı hücum hattının neler yapabileceğini gördük.Geçen maç Benzema'yı çok dikkatli takip etmiştim ve harika pas yapan Kaka-Ronaldo-Mesut 3lüsünden biri topu Benzema'ya taşıdığında onun atağı nasıl bitirdiğini gördüm.Bugün Adebayor vardı performansını çok beğendim.Zaten City'den gelirken de baya hırslıydı şimdi 2 maçtır gol atıyor Togolu.Los Galacticos 2 aradığı golcüyü bulmuş olabilir.

Ronaldo'ya gelirsek; Messi'nin hat-trick yaptığı hafta belli ki hat-trick için çıkmış sahaya.Attığı 2 gol de güzeldi.3. yü de atacaktı biraz uğraşsaydı ama olmadı.Ronaldo'nun en sevdiğim yanı hırsı.Futbolcuların çoğu parayı ve şöhreti bulduktan sonra hırslarını kaybediyor.Ronaldo en "celebrity" oyunculardan biri olmasına rağmen bu hırsı kaybetmemiş ve girdiği pozisyonun gol olması için elinden geleni yapıyor.

Kaka'ya da değinmek gerekiyor.Sakatlıktan çıktıktan sonra her maç oynama hırsı yüksekti.Haliyle ilk maçlarda performansı beklenen gibi değildi fakat bugün çok farklıyı Kaka.Zaten harika bir golle başladı maça ve sonrasında bu gol onu istekli oynattı baya.Şampiyonlar Ligi'ne doğru hücum hattındaki pas trafiğini yönetebilecek duruma gelir bu gidişle.

5 Şubat 2011 Cumartesi

Efsane Geçmiş Olsun!


Kareem Abdul-Jabbar. NBA tarihinin gelmiş geçmiş en skorer ismi, sky-hook şutunun kâşifi ve altı şampiyonluk yüzüğü sahibi bir efsane...


Abdul-Jabbar, profesyonel kariyerinde Magic Johnson ile birlikte Lakers'ın "şov zamanı" lakabıyla efsaneleşen takımının bir üyesiydi. Parke üzerinde onlarca rakibi birlikte yenen Magic Johnson ve Kareem Abdul-Jabbar ikilisi, spor haricindeki hayatlarında da önemli savaşları kazanmaya devam ediyorlar. 1991 yılında AIDS olduğu ortaya çıkan Magic, bu önemli hastalığı yenerek birçok kişiye ilham kaynağı olmuştu.

Eski dostundan 20 yıl sonra, Kareem Abdul-Jabbar da çok önemli bir hastalığa karşı girdiği savaşı kazandı. Yaklaşık iki sene önce kan kanseri olduğu ortaya çıkan 64 yaşındaki efsane, hastalığı tamamen yendiğini açıkladı. Büyükbabası ve amcasını kolon kanserinden kaybeden, babası da aynı hastalığı geçiren Abdul-Jabbar; erken teşhis sayesinde kan kanserini de alt etmeyi başardı.


Abdul-Jabbar, hastalık konusunda kamuoyunu bilgilendirmek için çalışmalarına devam edeceğini açıkladı.


Kanseri yendiğini açıklamasının ardından Jabbar şimdi 15 Şubat 2011 tarihinde gösterime girecek olan ve kendisinin hazırladığı On The Shoulders Of Giants (Devlerin Omuzlarında) belgesel filminin göreceği tepkiyi merak ediyor. Birçok film eleştirmeni filmin bugüne kadar yapılmış spor ile ilgili en başarılı belgesellerden birisi olduğunu belirtiyor.

İşte Kareem Abdul-Jabbar’ın twitter hesabından yaptığı açıklama;
re my medical condition, I am 100% cancer free !!

Beşiktaş Büyük Taştır Altında Kalırsınız !

Marki Vicente Del Bosque

Del Bosque, Madridlilerin sevdiği bir isim.Real Madrid ile yaptıkları ortada.Başarılı bir dönem sonunda defans transferi istediği için görevden alınmıştı.Üstüne bir de İspanya ile Dünya Kupası başarısı var.İspanya kralı da bu başarılarından sonra Marki ( Kont ile Dük arasında bir ünvan) ünvanını vermiş.

Real Madrid ve Agüero

Real Madrid, Higuain'in sakatlığı ve Benzema'nın performansının yetersiz olması sonrası Adebayor'u kiralamıştı.Togolu şimdilik iyi görünüyor ama Florentino Perez'in gösteriş sevdasını karşılamaz hiç bir zaman.Ezeli rakiplerden alınan oyuncular her zaman büyük sükse yapar ülkede.Real Madrid gibi bir kulüp bunu yaparsa dünya çalkalanır.Daha önce bir çok örneği var bunun, Figo gibi.Yukarıda saydığım 2 durum Agüero'ya götürüyor bizi.A.Madrid'in Forlan ile birlikte en büyük silahı.Real Madrid peşinde ve bunu gizlemiyor.Agüero şuan pek sıcak bakmıyor transfere ama sezon sonunda hiç bir şey belli olmaz.İspanyol basınına göre 28M + Negredo teklifi gündemde.Athletico kabul etmezse işin sonu serbest kalma maddesine gider.Asıl iş Kun'u ikna etmekte zaten.

3 Şubat 2011 Perşembe

Copa del Rey ve Real Madrid

Real Madrid, tarihinde 37. kez final oynayacak bu kupada.Daha önce de demiştim bu kupanın bahtsız takımı Real Madrid oynadığı 36 finalden sadece 17'sinde galibiyete ulaştı.

Real Madrid, Madrid'de oynanan finallerden 9, Barcelona'da 3, Valencia'da 2 kupa kazanmış.

Copa del Rey Final : Barcelona-Real Madrid

İspanya Kral Kupası'nda El Clasico heyecanı yaşayacağız.İki dev ilk olarak 1968'de finalde karşı karşıya gelmişler ve Santiago Bernabeu'daki maçı Barcelona 1-0'la kazanmış.Ardından 74'te Real Madrid'in 4-0'lık cevabı var bu sefer Vicente Calderon'da.1983'e geldiğimizde ise Barcelona'nın 2-1'lik galibiyeti var, La Romareda (Zaragoza) 'da.Bu kupanın bahtsız takımı Real Madrid, 1990 yılında tekrar yeniliyor ezeli rakibine 2-0'la Estadio Luis Casanova (Valencia)'da.Zaten Real Madrid kupayı en son 1993'te kazanıyor.Ülkenin en büyük 2 takımı toplasan 4 kere karşı karşıya gelmiş.Görüldüğü üzere Barcelona'nın üstünlüğü var.Zaten bu kupayı en çok kaldıran takım onlar(25).Ardından 23 ile A.Bilbao ve 17 ile Real Madrid yer alıyor.Real Madrid kupayı 1993'ten beri kazanamıyor bunu da not düşelim.

*Final için anket sağ sütunda.19 Nisan'a kadar oy kullanabilirsiniz.
*Resim: Acetoblog

1 Şubat 2011 Salı

2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası


Litvanya'da düzenlenecek 2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda mücadele edecek olan A Milli Takım'ın rakipleri, Vilnius'da gerçekleştirilen kura çekiminin ardından belli oldu. Ay Yıldızlılarımız A Grubu'nda, İspanya, Litvanya, Büyük Britanya, Polonya ve elemelerden gelecek ikinci takım ile karşı karşıya gelecek.
A Grubu'ndaki mücadeleler, Panevezys kentindeki 5 bin 656 seyirci kapasitli Cido Arena'da oynanacak. 31 Ağustos-18 Eylül 2011 tarihleri arasında yapılacak olan şampiyonanın ilk 6 gününde 1. tur grup maçları tamamlanacak.

Turnuvanın ilk turunda 24 ülke, 6'şarlı 4 grupta, puan cetvelinin ilk 3 sırası için mücadele verecek. İkinci turda ise 12 ülke iki gruba ayrılacak. Bu turda ilk 4'e giren takımlar final turuna yükselmeye hak kazanacak. Takımlar final turunda birbirleriyle eleme usülü karşılaşacak.
Kura çekimi sonrasında oluşan gruplar şu şekilde:


A GRUBU
İspanya
TÜRKİYE
Litvanya
Büyük Britanya
Polonya
Elemelerden Gelecek 2.Takım

B GRUBU
Sırbistan
Fransa
Almanya
İsrail
İtalya
Letonya

C GRUBU
Yunanistan
Hırvatistan
Karadağ
Makedonya
Bosna Hersek
Elemelerden Gelecek 1.Takım

D GRUBU
Slovenya
Rusya
Belçika
Gürcistan
Bulgaristan
Ukrayna

Grubumuza kısaca bakıcak olursak;

İspanya: Gasol kardeşlerinde sağlıklı bir şekilde geliceklerini düşünürsek İspanya grubun favorisi olarak bir adım öne çıkıyor. Serge Ibaka’da İspanyol vatandaşlığına geçti. 2011’de oda çok büyük ihtimalle sahada olucak.
Yıldızları; Pau Gasol, Marc Gasol, Serge Ibaka, Rudy Fernandez, Ricky Rubio, Juan Carlos Navarro, Felipe Reyes.

Litvanya; Şampiyonanın ev sahibi. Taraftar desteği ile çok etkili olabilirler. 1939’da yine ev sahibi idiler ve 7-0 la rekor kırmışlardı. Tam bir basketbol ekolüler. Çok belirgin bir yıldızları olmasa da Simas Jasaitis, Linas Kleiza gibi biraz öne çıkan oyuncuları var.

Polonya; David Logan, Marcin Gortat, Maciej Lampe, Michał Ignerski gibi yıldızlarının yanına rol oyuncuları ekleyebilirlerse çok can yakabilicek bir takım oluşturmuş olurlar.



Ama bizim Hidayet’li, Semih’li, Kerem’li, Ömer Onan’lı, Ömer Aşık’lı, Ersan’lı, Sinan’lı “DEV” kadromuza takımı bozmayacak şekilde Mehmet Okur’u da ekleyebilirsek korkmamızı gerektircek tek kadro biraz İspanya oluyor. Ama biz şampiyonluğu hedefliyorsak en iyi takımları er yada geç yenmemiz gerekecekti. Erken karşımıza çıkmaları belki tam kapasite olmayacakları için daha iyi olabilir. Ama biz 2010’daki gibi oynarsak yenemeyeceğimiz takım yok.

Fernando Torres Chelsea'de

Suarez transferi bazı şeyleri açıklıyordu zaten.Teknik direktörle de arası iyi değildi Torres'in.Takımın paraya ihtiyacı var, bu kesin.Satabilecekleri daha doğrusu para edecek 2 topçusu vardı.Gerrard ve Torres.Kaptanın ayrılmasının söz konusu bile olmayacağını düşünürsek bu transfer zaten olacaktı.Yıllardır isteyen Chelsea sonunda aldı Torres'i.50M sterlin Premier Lig rekoru.Paranın 30M 'u yeni transfer Andy Carroll'a gidecek, o da ayrı bir yazı konusu (!) .Uzun zamandır düzgün transfer görmeyen Chelsea'ye ilaç olacaktır Torres.