28 Nisan 2011 Perşembe

Bir El Clasico Serisi

Bu son maç ile El Clasico serisi bitti benim için.Haftaya Papatyam'ı izleriz artıkNou Camp'ta sonuç ne olur bilemiyorum.Maç ile ilgili bir yazı yazmayacağım.Bülent Abi kralını yazmış zaten.1 galibiyet, 1 beraberlik ve muhtemelen 2 mağlubiyet.Güzel başlamıştık seriye fakat bu olmadı.Belki 11 kişi kalsaydık'lı cümleler başlıyor ama artık seneye kısmet.Uzay takımı'nı bir senede bitiremezsiniz.Jose Mourinho umarım seneye takımın başında olur.Finalde ManU'ya başarılar.3 ŞL kazanan teknik direktör Sir Alex Ferguson olur umarım.

26 Nisan 2011 Salı

2 Dakika'da 42 Ronaldo Golü



Real Madrid'deki 2.sezonunda Ronaldo ve bu sezon toplamda 42 gole ulaştı.ManU'daki rekoruna ulaştı.En pahalı adamın önünde birkaç maç daha var.45'i bulur diye düşünüyorum.

24 Nisan 2011 Pazar

Alfredo Di Stéfano



River Plate'te futbola başladığında henüz 17 yaşındaydı.4 Temmuz 1926, Buenos Aires doğumlu Arjantin efsanesi Alfredo Di Stéfano.Kendini diğer oyunculardan üstün gören Pele bile onun için ""Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu Real Madrid'li Alfredo Di Stefano'dur. Maradona'nın elle attığı golün dışında kafa golü yok ve sağ ayağıyla topa iyi şut vuramıyor. Oysa Di Stefano komple bir oyuncu, bu nedenle o, en büyük!" demiştir. River Plate'te oynadığı 65 maçta 49 gole imza attı.Ardından 1949 yılında Millonarios'a transfer oldu.Bu transfer onun hayatındaki en önemli sıçrayışa imza atacaktı.




Millonarios'taki 4. sezonunda takım Avrupa turnesine çıkar ve bu sırada Barcelona ve Real Madrid'in dikkatini çeker Di Stéfano.Barcelona daha önce anlaşır Di Stéfano ile fakat o dönem İspanya'da Franco dönemidir ve Real Madrid'in Avrupa'nın en büyük takımı olması için uğraşır.Franco, Di Stéfano'yu Barcelona'dan alır, Real Madrid'e imza attırır.O dönemin başkanı Sanitago Bernabeu Yeste'nin en büyük transferi olarak kabul edilir.Halbuki işin ucunda Franco vardır.


Di Stéfano'nun bir ilginç özelliği de 3 farklı milli takım giymesi ve buna rağmen hiç Dünya Kupası'na katılamamasıdır.Arjantin'i 6 kez, Kolombiya'yı 4 kez giymiştir.Real Madrid'de 11 yıl boyunca elde edilmesi güç başarılar kazanmıştır.Başkan Yeste'nin efsane olduğu dönemdir.5 Şampiyonlar Ligi ( O zamanki adıyla Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası) 8 La Liga, 1 İspanya Kupası ve 1 Kıtalararası Kupa.İspanya'da 11 yıl kaldı ve İspanyol vatandaşlığına geçti.Bu süre içinde 31 defa İspanya milli formasını giydi.


Real Madrid forması giyerken Di Stéfano kaçırılır.Bütün İspanya kırmızı alarm verir.Kolay mı öyle Franco'nun topçusunu kaçırmak ? Fakat kimse Di Stéfano'yu bulamaz.Di Stéfano, kendisini kaçırlanlarla tabiri caizse muhabbet kurarak kendisini bırakmaları konusunda ikna eder ve onları da polise vermez.


11 yılın ardından Espanyol'da 2 yıl top koşturduktan sonra futbolu bırakır.Şimdi herkesin bildiği üzere Real Madrid'in onursal başkanlığını yapıyor.Raul'la ilgili şakayla karışık şu cümlesi favorimdir : "Real'de en çok gol atmış oyuncu istatistiği diye bir istatistik tutulduğunu bilseydim daha çok gol atardım"





21 Nisan 2011 Perşembe

Kral Kupası Kral'a Döndü | Barcelona 0-1 Real Madrid


El Clasico serisi öncesi çoğunluk 4 maçıda Barça kazanır ya da lig maçını Real Madrid'e bırakır(!) şeklinde yorumluyordu.2 maç oynandı ve Barcelona'nın henüz galibiyeti yok.

Jose Mourinho, Real Madrid'in Barcelona'dan üstün olduğu fizik gücününün üzerine gitti.Zaten Mourinho'nun takımlarının klasik olarak yaptığı şeydir fiziğe dayalı mücadele.Inter başındayken de böyle devirmişti Barcelona'yı şimdide.Gerek tek şey orta sahada ve ileride iyi pres yapabilecek bir isimdi ve onu da buldu sonunda : Pepe !

Pepe ile başlayalım.Rıdvan Dilmen'in de dediği gibi 2 maçında yıldızıydı Pepe.Hani derler ya "bir orda bir burda" diye.Ronaldo'nun bile önüne çıktığı zamanda oldu, Casillas'ın yanında savunmaya yardım ettiği de.Kırmızı görmemesi de Pepe gibi bir oyuncu için başarı sayılabilecek bir durum.

İlk 45 dakika boyunca baskılı bir Real Madrid vardı.Barcelona kaleye bile gelemdi ve Ronaldo'nun 3 iyi pozisyonu vardı.İlk yarıda işi bitirebilirdik ama işi zora soktuk.2. yarı işler tersine döndü.Konsantrasyonunu kaybetmiş bir Real Madrid vardı sahada.Barcelona, ilk yarı oynayamadığı klasik pas oyununu oynamaya başlamış hatta sayılmayan bir golleri de vardı.Bu anlarda çok dua etmişimdir hatta.Neyse ki gol yemedik(Casillas sağolsun) ama sonlara doğru Di Maria'nın şutu da Pinto'nun ellerinde kaldı.Uzatmalara geçildiğinde artık iş fizik gücüne kalmıştı.Burada da Jose Mourinho'nun fizik gücüne dayalı oyunu devreye girdi.Barcelona paslarıyla ayakta kalmaya çalıştı fakat Real Madrid hala dipdiriydi.Ronaldo'nun 98'de yaptığı dribbling örnek olsun kondisyonerlere.Barcelona orta sahada top kayıpları yapmaya başladı ve golü de yedi.Kral Kupası 1993'ten sonra ilk defa Real Madrid'in oldu ve başkan Perez'in koleksiyonundaki tek eksik parça da tamamlanmış oldu.

*Ramos kupayı düşürmüş, gel de dalga geçme şimdi :)

Cibeles meydanında kutlama :

17 Nisan 2011 Pazar

Real Madrid 11/12

Hazır formalardan söz açılmışken, Real Madrid'in altın rengi forması takımın asaletine güzel yansımış.Alsak mı ne yapsak seneye ?

Arsenal Ne Yaptın Sen Ya ?

Forma tasarımında - özellikle büyük kulüplerin - kulüplerin etkisi nedir bilmiyorum ama Arsenal bu tasarıma laf etmediyse ayıp etmiş.Arma dışında hiç beğenmedim açıkçası. 11/12 deplasman forması.

El Clasico #1 | Real Madrid 1-1 Barcelona


İlk yarıdaki 5-0'lık acı mağlubiyetteki Real Madrid ile şimdiki takım arasında fark vardı.Geçen zaman içinde Mourinho'nun sistemi daha bir oturtmuştu.Barcelona ise bildiğimiz o güzel oyununu oynuyordu.Maç öncesi açıkçası endişeliydim ama bu 4 El Clasico döneminde en az öneme sahip olan maçtı lig maçı.Fakat yine de ne olursa olsun işin ucun bu 2 takım varsa, her maç önemlidir.

Normal şartlar altında Bernabeu'daki beraberliğe hiçbir zaman sevinmez Madridliler.Fakat Guardiola'nın Barcelona'sı 2008/2009 sezonundan beri kazanıyordu El Clasico'ları.Mourinho'da ilk olarak takıma El Clasico güveni aşılamak istedi bu zorlu 4 maç sürecinde.Ligde artık işi bitmiş Real Madrid'in Şampiyonlar Ligi ve Kral Kupası'nda göstereceği başarılar, Mourinho'nun kaderini belirleyecek Real Madrid'de.Evet, JM olsa da Real Madrid'de kupası geçen sezonda fatura teknik direktöre kesilir.Diğer maçlara prova olan bu El Clasico'nun berabere bitmesi, önümüzdeki maçlar için takıma umut aşıladı kanaatimce.

Maça Real Madrid ileride başladı.Kendi evlerinde baskı kurmak istiyordu fakat Barcelona olunca çokta cesur davranamadı.Barcelona daha sonra oyunun kontrolünü eline aldı ve birkaç pozisyona girdi.Belki de zaten beraberliği getiren "birkaç pozisyon"du.Orta sahada Pepe'nin olması ilginç bir seçim gibi gözükebilir fakat savunma konusunda işe yaramışa benziyor.Albiol'un atılmasıyla televizyon başında deliye döndüm fakat hakemin kararı doğruydu.Kırmızı kart konusunda aynı şeyi pek söyleyemiyeceğim.Atılmayadabilirdi.Daha sonra ikinci golü bulabilirdi Barcelona fakat topu ayağında tutmayı tercih etti.Real Madrid bu dakikalarda daha baskılı oynadı.Mesut ve Adebayor'un oyuna girmesi ile ileride daha fazla top tutan Real Madrid,Barcelona gib penaltıdan buldu golü.Aynı şekilde gol sonrası ikiyi bulma şansı geldi ayaklarına ama Khedira, Valdes'in üzerine vurdu topu.İlk El Clasico'da 1-1 sona ermiş oldu.

*Maçlara ilgili bazı notlarım daha var.Pepe'nin orta sahada oynadığını görünce kırmızı kart ihtimalini de düşünmedim değil.Pepe çoğu kişiyi şaşırttı ve çok başarılı bir oyun oynadı Barcelona karşısında.
*Messi'nin hareketine de değinmem lazım.Göz göre göre taraftarların üzerine vurdu topu.Bu hareketi Ronaldo yapmış olsaydı manşetler ya da internette konuşulanlar ne olurdu ? Bir düşünmek lazım.

11 Nisan 2011 Pazartesi

White Hart Lane'in En Kötü Kabusu !


Real Madrid'in resmi sitesinin Adebayor için attığı başlık bu.Adebayor, Tottenham karşısına çıktığı 10 maçta 10 gol attı.O gollerin listesi de aşşağıda.