Hurriyet'İn 18 Ağustos 1999 yılında ki manşeti.İşte o haber:
7 şiddetinin üzerindeki deprem 45 saniye sürdü ve Türkiye'yi yasa boğdu
Son durum saat 14:30 itibarıyla:
3479 ölü, 16782 yaralı
03.01'de meydana gelen ve merkez üssü Kocaeli olan deprem en büyük hasarı İzmit ve Adapazarı'nda yaptı. Yalova ve Gölcük yerle bir oldu. İstanbul'da da milyonlar sokağa döküldü, Avcılar ağır hasar gördü.
Alçaklar
Deprem en fazla, malzemeleri çalınan, denetimsiz binaları vurdu. Halkın ‘hırsız müteahhitler’ diye isim taktığı insanlar, yüzlerce insanın ölümüne davetiye çıkardı. Mimarlar Odası'nın bir araştırmasına göre ise son 40 yıldır İstanbul'da inşa edilen binaların yüzde 90'ında eksik malzeme kullanıldığı ortaya çıktı. Belediyelerin denetleyip yıkamadığı binlerce binayı, deprem bir anda yerle bir etti. İTÜ Maden Fakültesi jeofizik mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Yeraltı Aramacılık Şirketi Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Ercan, bütün belediyeleri ve yetkilileri, bunca yıl uyarmalarına rağmen bir sonuca varamadıklarını ve sonunda bu kaçınılmaz acı gerçeğin yaşandığını bildirdi. Prof. Ahmet Ercan, İstanbul ve Marmara bölgesinde kusurlu, eksik ve depreme dayanıksız inşa edilen binaların yıkılma nedenlerini şu ana başlıklarla açıkladı:
DAYANIKLI YAPILMIYOR
Binalar, depreme dayanıklı olarak yapılmıyor. Binanın kurulacağı yerin depreme dayanıklı olup olmadığı saptanmıyor. Zemin titreşim ve salınım periyodları, zemin ivmesi, zeminin deprem dalgalarını büyütmesi durumu belirlenmiyor. İnşaatların, bütün bu hesaplardan sonra başlatılması gerekiyor, ancak buna uyulmuyor.
Eski dere yatakları, kurutulmuş bataklıklar, dolgu ve heyelan alanları, gevşek zeminler üzerindeki binalar, en çok yıkıma uğrayan binalar oldu. Kayalık yerlerde kurulan binaların, depreme dayanıklı olduğu unutulmamalı.
En çok hasar, daima yüksek binalarda görülüyor. Altlarında dükkan olan yani boşluk bulunan binalar da hasar görenlerin başında geliyor.
Bahçeli ve ayrık nizam evler, depremden zarar görmüyor.
MALZEMELER EKSİK
İnşaat yapılacak yerin zemin ve deprem raporu çıkarıldıktan sonra inşaat sırasında da beton niteliği, beton dayanıklılığı genellikle denetlenmiyor. İnşaatın dayanıklılığı için gereken demir ve benzeri malzemeden çalınıyor. Bu malzemeler, eksik kullanılıyor.
Bu depremden alınacak dersler çerçevesinde ilk iş olarak, Türkiye Deprem Yönetmeliği'nin, Japonya, ABD, Meksika gibi diğer ülkelerin yönetmenliklerinden yararlanılarak, yenilenmeli ve zemin araştırma yönetmeliğinin çıkarılmalıdır.
6 katlı binalar çöktü
Başbakan Bülent Ecevit, depremde hasar gören bölgelerde incelemelerde bulunmak üzere Ankara'dan İstanbul'a gitti. Ecevit, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda depremle ilgili bilgi aldıktan sonra depremin en çok zarar verdiği yerlerde helikopterle incelemelerde bulundu. İstanbul'dan helikopterle Yalova'ya geçen Ecevit, stadyumda tedavi gören yaralılara ‘geçmiş olsun’ dileğinde bulundu. Yalova Valisi Nihat Özgöl, Başbakan Ecevit'e depremle ilgili bilgi verdi. Ecevit, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'a telsizle ulaşılmasını ve çadır hastane kurulmasını istedi. Başbakan Ecevit, Yalova Devlet Hastanesi'ndeki yaralıları da ziyaret etti. Ecevit, kurtarma işleminin bilimsel bir olay olduğunu, herkesin kurtarma çalışmalarına katılmasının mümkün olmadığını vurguladı. Ecevit, ‘‘Burada 6-7 katlı binaların tamamen çöktüğünü gördük. Onların altında kalanların kurtarılabilmesi henüz sağ olan kişilerin kurtarılması özel hassasiyet, bilgi birikimi gerektiriyor’ dedi.
Hırsız müteahhitlere de af çıkıyor
Türkiye deprem şoku yaşarken, ‘Hırsız müteahhitlere af’ şoku geldi. 27 Haziran 1998 tarihli Adana depreminin üzerinden sadece bir yıl geçmesine rağmen, af tasarısı, ‘Hırsız müteahhitleri’ de kapsayacak şekilde hazırlandı. Af tasarısı aynen yasalaşırsa, deprem sonrası Ceyhan Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanıp TCK'nın 455. maddesindeki, ‘Tedbirsizlikle ölümüne sebebiyet’le dört yıldan on yıla kadar hapisle yargılanıp, üst sınırdan onar yıl hapse mahkum edilen müteahhitler de affedilecek. Yargı çevrelerinden edinilen bilgiye göre, af tasarısının ikinci maddesi 12 yıl veya daha az şahsi hürriyeti bağlayıcı ceza alanları af kapsamına alıyor. Tasarı taksirle ölüme sebebiyeti ‘Kapsam dışında kalan suçlar’ bölümüne de almıyor. Bu nedenle cezanın üst sınırı olan onar yıla mahkum edilmelerine rağmen suçları sabit olan Adana depremi müteahhitleri de aftan yararlandırılacaklar. Koalisyon ortaklarının en kısa sürede yasalaştırmak üzere anlaştıkları af tasarının aynen yasalaşması halinde cürük bina yaparak, deprem sonucu ölüme sebebiyet verdikleri yargı kararıyla sabit müteahhitler cezaevinden çıkarılacaklar. Cezaları da tüm sonuçları ile affedilecek. Adana müteahhitlerinin ceza indirimi bile değil, cezalarının tüm sonuçları ile affedilecek şekilde kapsama girmesi yargı çevrelerinde büyük tepki çekti. Aynı çevrelerde, ‘‘Af bu şekilde çıkarsa, hırsızlıkları tescilli müteahhitler ödüllendirilmiş olur’’ yorumu yapıldı. Adalet Bakanlığı yetkilileri, depremle ilgili olarak ilgili cumhuriyet başsavcılıklarının tümünün yıkılan ve çok sayıda kişinin mezarı olan binaların müteahhitleri ile ilgili resen harekete geçeceklerini açıkladılar. Yetkililer soruşturmanın Adana örneğinde olduğu gibi TCK'nın 455. maddesindeki, ‘Tedbirsizlikle ölüme sebebiyetten’ dört on yılla yürütüleceğini belirttiler. Marmara depremi sonrasında sorumlu görülüp haklarında önce soruşturma ve ardından da dava açılacak müteahhitler ise aftan yararlanamayacaklar. Af tasarısı, ‘18 Nisan’a kadar işlenen suçları' kapsadığı için, önceki gün olan depremden sorumlu tutulacak müteahhitlerin suçları aftan yararlandırılamayacak.
Hürriyet hırsıza karşı geçen yaz uyarmıştı
Hürriyet Adana-Ceyhan depreminin hemen ardından Toplu Konut İdaresi'nin yabancı uzmanlara hazırlattığı, ancak kamuoyundan gizlenen raporu yayınlayarak yetkilileri uyarmıştı. Dünya Bankası desteğinde Japon uzmanlara hazırlatılan raporda, ‘‘6.5 şiddetinde bir depremin İstanbul ve çevresini teslim alacağı’’ uyarısı yer almıştı. Hürriyet'in 30 Haziran 1998'de yayınladığı aynen yayınladığı raporda, İstanbul ve çevresinin güçlü bir depremle bir facia yaşayabileceği ifade edilmişti. Olası bir faciayı haber veren ayrıntılı raporda, İstanbul ve çevresinde meydana gelecek 6.5 şiddetinde bir depremde, ‘‘inşaat kalitesinin düşük olması nedeniyle’’ başta okul ve hastane gibi kamu binalarının yıkılabileceği vurgulanmıştı. Başta Gölcük Deniz Komutanlığı'ndaki askeri tesis olmak üzere kamu binalarında yaşanan faciayı önceden uyaran raporda, bu bölgedeki birçok kamu binasının yıkılıp yeniden yapılması gerektiği vurgulanmıştı. Raporda bazı binayların da ek tedbirlerle ‘‘depreme dayanıklı hale getirilmesi’’ gerektiği ifade edilmişti. Aynı raporda, bazı kamu binalarında müteahhit firmaların, inşaatı ucuza mal etmek için kalitesiz ve eksik malzeme kullandığı, bu nedenle binaların depreme dayanaksız olduğu vurgulanmıştı.
DİNLEMEDİLER
Türkiye'nin Tokyo eski Büyükelçisi Gündüz Aktan döneminde, Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde bulunan ve deprem riski taşıyan şehirlerin vali ve belediye başkanlıklarına ‘‘Depreme dayanıklı bina yapımı konusunda Japonya ile işbirliği yapılması’’nı içeren mektuba da hiçbir yerel yönetimden yanıt gelmemişti. Tokyo Büyükelçiliği'nden uyarı mektubu gönderilen iller arasında İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa da vardı. Mektupta Japonya'da bazı binaların ‘‘çok küçük masraflarla’’ depreme dayanıklı hale getirebildiği de vurgulanıyordu. Aynı mektupta evdeki dolapların sabitlenmesi, lamba, havagazı ocağı, soba gibi yangına yol açıcı eşyaların güvenlik altına alınması gibi, küçük görünen ama depremde büyük önem taşıyan uzman görüşlerine de yer verilmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder