12 Eylül 2012 Çarşamba

Türkiye 3-0 Estonya

Hollanda deplasmanından kimse galibiyet beklemiyordu, ama Estonya maçını kazanamazsan bu kupaya girmeyi hak etmiyorsun demekti. Geçmişte Estonya, Letonya vs küçük Avrupa ülkelerine kaybettiğimiz puanlar var. Abdullah Avcı'nın milli takımında bu takımlara daha fazla geçit vermeyiz diyordum. Şimdilik öyle oldu.

Maça açıkçası pek iyi başlamadık, savunma çok sıkıntılıydı. Estonya'nın golcüleri biraz daha iyi olsalar çok rahat gol yerdik. Bizim hücum hattımız da pek parlak değildi. Burak Yılmaz ligdeki performansının %1'ini bile yansıtamıyor sahaya. Umut ise sezon başından beri istikrarını milli formaya yansıtmayı başardı. Falcao saçlı Arda'da İspanya'da bir şeyler öğrenmiş belli ki. Mehmet Topal ise Valencia günlerinden bir kesit verdi bize.

Kırmızı karta kadar işler baskı yoğun fakat sonuç yoktu. Estonya'da atmaya uğraşıyordu ama tartışmalı kart sonrası işler tamamen bizim lehimize döndü. Milli takımın karşısında artık gol atmak değil, gol yememek isteyen bir takım vardı. Kapandılar ve biz de hata yapmaya zorladık. Gençleşen milli takım yine 32'lik Emre'nin eline baktı orta sahada. Selçuk ve Nuri yedek kulübesinde izledi Emre'yi koca maç. Oyuna girdiklerinde ise Selçuk-Umut değişikliği "milli takımın orta sahası topal-emre olacak" mesajı verdi. Güzel de gol attı Selçuk ama basının gazına gelmiş olacak ki sevinmedi gole. Bu ülkede bu yüzden büyük oyuncu yetişmiyor.

Milli takımın hala eksikleri var, ama durum o kadar da kötü değil. Biraz daha tecrübe ile güzel bir takım olabiliriz. Diğer rakiplerimizi de yenip en azından gruptaki yerimizi sağlamlaştırmak gerek. Bu ülke artık kupa kaçırmamalı.

9 Eylül 2012 Pazar

Olan Biten

Sınavlar sonunda bitti, burayı da boşladım biraz farkındayım. Son zamanlarda olan bir iki duruma değineceğim.

Milli takım ile başlayalım. Hollanda karşısında ilginç bir kadro ile çıktı diyebilirim. Performansı çok yerinde demeye bile gerek yok çünkü Barcelona onu izlemeye gelmiş ama Selçuk İnan, maçta sahada değildi. Avrupa'daki en önemli oyuncumuz Nuri de tabi. Zayıf Hollanda savunmasını bir kaç kere geçebildik ama A.Madrid'in yıldızı(!) milli takımda yokları oynadı. Tabi diğer hücum hattı da. Sercan'ı beğendim diyebilirim ama onunda daha mücadeleci bir takıma gitmesi gerekiyor gelişmesi için. Takım savunması konusunda ise yıllardır bir şeyler öğrenemediğimiz çok açık. Top kaybı konusunda da rakip tanımıyor olmamız da önemli tabi. Kimse galibiyet beklemiyordu bu maç ama rakibin halini görünce insanın içi sızlıyor.

Ronaldo, mutsuz olduğunu açıkladı. Birçok şey yazıldı çizildi. Babasının ölüm yıldönümü, takımla sorunu var, maaş sıkıntısı diye. Ronaldo gibi bir profesyonel babasının üzüntüsünü sahaya yansıtmaz. Bunun tek sebebi vardır, Iniesta'nın aldığı ödül. Ronaldo geçen sezon canını dişine taktı takımın Barcelona'yı geçmesi için. Bu ödülü en çok o haketti. Iniesta'nın hakkı yenmesin bütün sezon iyi bir performans sergiledi ama ödül almasının ana etkeni yazın aldığı kupa diye düşünüyorum. Eskiden yılın futbolcusu dendiği zaman herkesin aklına bir kişi gelirdi, Ronaldinho, Ronaldo, Zidane, Figo gibi. Ben eskisi gibi düşündüğümde bu ödülü en çok Ronaldo haketmişti bu sene. Daha önceki senelerde Messi'nin hakettiği gibi hemde. Takıma liderlik yaparak, sorumluluk alarak, kelimenin tam anlamıyla takımı şampiyonluğa taşıyarak. Mutsuzluğunu da kulübüne çatarak dile getiriyor. Real Madrid'in lobisi Avrupa'da belki de hiçbir takımda yoktur. Ama bu ödülde etkisiz kalmıştır. Şöyle bir nokta da var. Ronaldo, Real Madrid'de yeteri kadar ön plana çıkamadı çünkü geçen sene herkes iyi bir oyun çıkarmıştı. Takım buna izin vermedi, çok ta vermez zaten. Real Madrid'den büyük oyuncu yoktur. Ronaldo bu yüzden ayrılacaksa, kimse tutmaz onu bu kulüpte.

Az çok sitem ettim ama birkaç gündür içimde tuttuğum şeylerdi bunlar. Bloga daha çok yazmak istiyorum. Bu aralar da zaman sıkıntı olmayacak sanırım.

8 Eylül 2012 Cumartesi

Hollanda-Türkiye

Sadece tek bir soru soracağım; Selçuk İNAN'a uymayacak veya Selçuk İNAN'ın uyamayacağı bir taktik var mı?  
Cevabı da ben vereyim; ön liberosuz, orta sahasız ve forvet arkası olmadan oynuyorsanız Selçuk İNAN oynamaz!
Maçın Özeti ise;

5 Eylül 2012 Çarşamba

Milli Takım Kampı Basketbolcu Ayartma Kampı mı?

Tanjevic, milli takımdan çok Fenerbahçe'ye çalışacaksa ilk maçı İtalya'ya 14 sayıdan veririz, 2. maça akıllanmayız 18 sayıdan veririz maçı. İlk yarı 11 dakikada 8 sayı, 5 ribaund katkı aldığın adamı, 2. yarı SIFIR dakika oynatmak nedir? Göksenin'e süre bile verilmiyor. Bir de utanmadan "şanssız mağlubiyet" diye başlık atılıyor tbf'nin sitesinden. Turgay Demirel 20 yılın ardından bir kere daha aday olduğunu açıkladı geçenlerde. Yeni bir nesili yemeye, yok etmeye karar verdi anlaşılan. Önce İbo, Memo, Hido, Mirsad'lı dönem, sonra Ömer, Ersan, Oğuz, Semih'li dönem, şimdi de Furkan, Göksenin, Emir'li dönemi gözüne kestirmiş heralde. Milli takım kampı Galatasaray'lı sporcuları ayartma kampı olarak devam mı edecek? Bu şekilde devam edecekse oyuncularımız geri çağırılsın ve takımımızla antremanlarına başlasınlar. Bu konuları yazmak istemiyordum ama dayanamadım artık.  Üstünüzdeki Fenerbahçe formasını çıkarın artık ya da çekin elleriniz milli takımdan gidin takımınızın koç kadrosuna, yönetim kadrosuna dahil olun! "Milli takımı alet etmeyin."

NOT: Hangi oyuncunun kaç dakika süre aldığını yazmayan bir "Basketbol Federasyon"u sitesi var..


4 Eylül 2012 Salı

Doğum günün kutlu olsun İMPARATOR!


Türk futbol tarihini değiştiren adamın, Fatih Terim'in doğum günü bugün. 4 Eylül 1953 tarihinde Adana'da dünyaya geldi. 59. yaşını kutluyor bugün. Kırdığı rekorlar, ulaştığı başarılar, aldığı kupalar, yaptığı işler.. Anlat, anlat bitmez onu. Benim açımdan sadece Türk futbol tarihinin değil Türk spor tarihinin en önemli kişilerinden biri belki de birincisidir. Hiç bir zaman pes etmeyen, İtalya'da hala "Grande" diye anılan, tek ihtimali olanların hikayesinde başı çeken insan, ÇOK YAŞA sen!

İyi ki doğdun İmparator, iyi ki bizimlesin. Allah seni başımızdan eksik etmesin. Saha kenarında, yönetici olarak hep buralarda olman dileğiyle. Nice Sarı-Kırmızı  başarılı yıllara!


1 Eylül 2012 Cumartesi

31 Ağustos | Avrupa'daki son transfer günü

Dün son transfer günüydü Avrupa için. Ve alıştığımız gibi hızlı geçti. Bir çok transfer oldu. Beklediğimiz transferlerde oldu, çok şaşırdığımız transferlerde oldu. Bu transferlerden öne çıkanların bazılarını yazayım ben de;
  • Michael Essien      Chelsea => Real Madrid (kiralık) Çok ilginç bir transfer kimse beklemiyordu bunu heralde. Çok ani gelişti.
  • Javi Martinez        Athletic Bilbao  => Bayern Münich
  • Clint Dempsey      Fulham  => Tottenham
  • Ryan Babel           Hoffenheim  => Ajax
  • Joey Barton          Q.P.R.  => Marsilya (kiralık)
  • Stéphanie M'Bia   Marsilya  => Q.P.R.
  • Oguchi Onyewu    Sporting Lizbon  => Malaga (kiralık)
  • Ibrahim Afellay      Barcelona  => Schalke (kiralık)
  • Rafael van der Vaart  Tottenham  => Hamburg
  • Hugo Lloris           Lyon  => Tottenham
  • Stefan Savic          Manchester City  => Fiorentina
  • Luca Toni             Al Nasr  =>  Fiorentina
  • Marco Borriello    Milan  => Genoa
  • Nicklas Bendtner  Arsenal  => Juventus (kiralık)
  • Javier Saviola        Benfica  => Malaga
  • Maicon                 Inter  => Manchester City
  • Dimitar Berbatov   Manchester United  => Fulham
  • Charlie Adam        Liverpool  => Stoke City
  • Nigel De Jong        Manchester City  => Milan
  • Scott Sinclair         Swansea  => Manchester City
  • Giovanni Dos Santos   Tottenham  => Mallorca
  • Juan Vargas           Fiorentina  => Genoa (kiralık)
  • Joao Moutinho       Porto  => Tottenham
  • Gregory van der Wiel Ajax  => PSG
  • Julio Cesar            Inter  => Q.P.R.





Chelsea 1-4 At. Madrid "El Tigre"